13 Haziran 2014 Cuma

NAMAZIN SAĞLIK AÇISINDAN FAYDALARI

TEHLİKESİ OLMAYAN EN GÜZEL SPOR (NAMAZ)








Namaz, günlük hayatı planlar. Günü 5 kısma ayırır. Günlük bir program oluşturur, insanı zaman mefhumu ile yüz yüze getirir ve her günün dolu dolu yaşanmasına yol açar.

Namaz, Allâh'ı zikretme sırrının farklı derecelerdeki tecellî mekânı ve mü'minin mi'racıdır. Rûhî bakımdan binbir mânevî tecellî ve ziyâfetin makâmı olan bu ibâdete devam sayesinde, vücudumuzun da sayısız istifade ve nasibi vardır.












Göz merceklerinin kasılmadan görebildiği ve böylelikle rahatlayıp dinlendiği mesafe 1,5 metre civarındadır. Bu mesafe ise, namaz kılan kişinin secde yaptığı yere olan uzaklığıdır. Bilindiği gibi namazda secde yapılan yere bakılır ve böylelikle farkında olmadan göz mercekleri dinlendirilir. Günde 40 rekat hesabı ile bu dinlenme takrîben bir saat tutar ki, bu nimet, göz için bulunmaz bir sağlık reçetesidir.













Vücudun en zahmet çeken yerleri, eklemlerdir. Ve bütün eklemler, namaz içinde yıpranmışlıkları gidererek sağlıklarına kavuşurlar. Şunu da açıkça belirtmek gerekir ki, namaz dışında hiçbir hareket tarzı, vücuda bu ölçüde fayda sağlamaz. Ayrıca namazın bir ibâdet disiplini içinde devamlılığı, eklemlerdeki bu huzuru ömrün sonuna kadar götürür.










Kalbin çalışmasında ve hissî sistemlerle olan alâkasında, elektromanyetik eksenler, en ideal çizgilere gelir. Özellikle sağlıklı kişilerin günlük elektromanyetik tesirlerle, göğüs bölgelerinde hissettikleri huzursuzluklara, namaz kılanlarda hemen hemen hiç rastlanmamaktadır.










Namazın, psikolojimiz içinde pek çok faydası vardır:
Günde bir saat kadar da olsa, dünya telâşesinden kurtulur ve namazın penceresiyle nefes alırız. Namazlarımızı devam ettirmekle, her türlü aşırılık ve günahtan uzak kalır, ihtiras ve buna bağlı streslerden büyük ölçüde kurtuluruz.

Namaz kılanlarda tevekkül duygusu, kendiliğinden gelişir. Böylece rûh hastalıklarında önemli bir rolü olan vesveseler (evhamlar) de giderilmiş olur.


Namaz, ahlâkî hayatımızı da tanzîm eder. Şöyle ki;
Namaz kılan insanlar, Cenâb-ı Hakk'ın huzûrunda her gün onlarca defa okuduğu, "Yalnız Sana kulluk eder ve yalnız Senden yardım dileriz." andını, şuur altında yavaş yavaş geliştirerek ahlâkî yapılarını tahlil ederler.









Namazın rûhâniyetinden mahrum bir şekilde, şeklen de olsa onu edâ etmeye çalışanlar, secdeye kapandıkları için gururlarını kırarlar. Bu ise çok hayâtî bir meseledir. Zira ahlâk açısından en tehlikeli hastalık "gurur"dur. Bütün kavgaların, nefretlerin temelinde, nefsin bu zâlim hastalığı yatar. Namazı bir ibâdet ciddiyeti içinde devam ettirenlerin gururları, secdeye her vardıklarında mânevî bir hikmetle törpülenir. Sırf bu açıdan bile namaz, ahlâka temel olan bir ibadettir.

 İnsan ayakta iken beyne giden ve beyin için iyi bir besleyici olan glikoz miktarının % 25, rükû halinde % 40, secde halinde ise % 75 oranında olduğu bilinmektedir. 

Secdeler sayesinde mü'minin gözleri, 80 defa yere eğildiklerinden daha kuvvetli kan deveranına sahip olur. Göz içi tansiyonunda artma olmaz ve ön kameradaki sıvının devamlı değişmesi temin edilmiş olur. Glokom ve buna benzer vahim göz hastalıklarına namaz kılıp secde edenlerde daha az görülmesi bu yüzdendir. Kulakların yine iyi kanlanması, frontal, etmoidal, sfenoidal ve maxiller sinüslerin ifrazatlarını daha kolay boşaltmaları hep bu günde 80 defa secde eden insanlarda daha iyi olmakta ve sinüzitlerin meydana gelmesine büyük ölçüde engel olmaktadır.







     DÜŞÜNCE HALİNDE                                                                                          SECDE HALİNDE


İnsanın termoskopik kamera ölçümlerinde, hücrelerinin düşünce, ibadet ve secde anında yaptığı eğilme gibi bazı hareketlerle yaydığı enerjiyle beyne farklı yoğunlukta kan gittiğini ve enerji boyutlarının farklılaştığını renklerle gösteren başın termoskopik görüntüsü.
İnsan beyninin beslendiği beyne olan kan akışının en fazla olduğu an secde halidir.

 Bir insanın beyni günde secdeler sayesinde 80 defa kanla yıkanırsa, o insan ne erken ve ne de geç bunamaya yakalanır. Bunun için secdeli/namazlı ihtiyarlarda hemen hiç bunama görülmemektedir. Çok yaşamadığı halde yataklara düşüp küçük ve büyük abdestlerini tutamayanlar ve çoğunlukla bunama özellikleri gösterenler, namaz kılmayanlardır.


Namaz, insanı kontrol eden titiz bir bekçidir. Îmânda ortaya çıkabilecek aşınmalar ve zaaf, namaz kılanlarda görülmez. Bu yüzden îmânın hastalıkları ve İslâmiyet'in temel yasakları olan riyâ ve yalan, karakter çizgimizde, yerini ihlas ve sadâkate bırakır. Böylelikle Efendimiz'in ifadesinde yerini alan, "Müslüman yalan söylemez." hükmü tecellî etmiş olur.

Namazın; insanın maddî veya rûhî yapısında ortaya çıkardığı tesirler, bu birkaç satırda sayamayacağımız kadar çoktur.








Fakat kesinlikle unutmamalıyız ki, buraya kadar saymış olduğumuz, maddî, bedenî ve rûhî faydalar; bizim ibadet yapış amacımız olamaz, olmamalıdır. İbâdetler, Allâh emrettiği için ve O'nun istediği şekilde yapılmalıdır. Yoksa, perhiz yapmak için oruç tutmak, vücudu dinlendirmek için abdest almak ve benzeri maksatlarla ibadetleri îfâ etmeye çalışmak, Allâh korusun, insanın âhireti açısından faydadan çok zarar meydana getirebilir.
Sabah kalkar suyun altına girersiniz adı duş olur. Niyet ettim gusül abdestine dersiniz aynı duş abdest olur.
Sabahtan akşama kadar bir şey yemezsiniz adı aç kalma olur. Niyet ettim oruç tutmaya dersiniz oruç olur, ibâdet olur.
Eğilip kalkarsınız spor olur, niyet ettim namaza dersiniz, Mirâc olur.
Cenâb-ı Allah yaptığımız işleri dış yüzüne göre değil O işteki niyete göre değerlendirir.
Hz. Mevlânâ Allah rızası için yapmadığın bir iş sadece bir hiçten ibârettirdiyor.
Biz, Allâh emrettiği için abdest alırız, onun emri sebebiyle namaz kılar ve diğer ibadetlerimizi yerine getiririz. Sonsuz merhamet sahibi olan Allâh, ibadetlerine devam eden kullarına ne gibi faydalar lütfetmişse, bu emirlerini yerine getirdikçe zaten üzerimizde tecellî edecektir.

O halde bizleri sayısız rızıklarla perverde kılan Allâh Teâlâ'ya her an hamd ve şükr hâlinde olmalıyız.

O'nun bizlere sunduğu bu nimetlerin kıymetinin idraki içerisinde, kulluk vazifemizi en güzel şekilde ifâ edebilmeyi Yüce Mevlâmız hepimize nasip etsin. Âmin!


Asri musibetlerin çok tosladığı zamani insanı (özellikle gençleri ) her türlü sıkıntılarının, streslerinin , perişanlığın , bunaltıların ilacı , en tesirli şifası bir boy abdestinden sonra (ALLAH RIZASI İÇİN ) kılacakları iki rekatlık NAMAZ olduğunu bilsinler.